ARŞİV - Iraklı siviller IŞİD ve Irak güçleri arasındaki çatışmalar sırasında evlerinden kaçmaya çalışıyor
Musul, kuzeyin incisi olarak biliniyordu.
Tarihi milattan önce 25. yüzyıla uzanan Musul 13 yüzyıl boyunca Asurlular tarafından yönetildi ve bir noktada Babil’den bile daha ihtişamlı bir şehirdi.
Modern Musul’un 30 kilometre kuzeyinde ve o zaman adı Ninova olan şehir, Mezopotamya’nın en önemli noktalarından birisiydi. Medeniyetin beşiği olarak tekerleğin icadı, ilk tahıl ekinleri ve bitişik el yazısının icadının bu şehirden çıktığı düşünülüyor. Modern tıbbın ve matematiğin kaynakları da bu şehirde bulunabilir. Sümerliler varoluşçu soruları ilk soran insanlardı: Biz kimiz? Neredeyiz? Buraya nasıl geldik? Bu sorular Antik Yunan felsefesini ve sonradan modern dünyamızı şekillendirmeye yardım etti.
Ama Kuzey’in İncisi Musul, Mezopotamya’nın diğer yerleri gibi aşiretlerin, ırkların, dinlerin, ülkelerin ve imparatorlukların birbirlerine karşı giriştiği korkunç çatışmalara, savaşlara, intikam ve öç alma döngülerinde mücadelelerine tanık oldu. Musul kelimesi “birleştirme noktası” anlamına geliyor ve kent Kuzey Mezopotamya’yı Anadolu’yla birleştiren yolda olduğundan her zaman ele geçirilmek istenen bir nokta oldu.
7. yüzyıldan bu yana Dicle’nin batı kıyısında, antik Asur şehri Ninova’nın karşısında bulunan şehir Müslüman Arap, Kürt ve Türk aşiretleri kendisine çekti. 637 yılında Raşidun Halifeliği sırasında Utba bin Farqad Al-Salami tarafından fethedildi. Şehir büyüyerek nehrin iki kıyısını da kapladı ama Asurlular Musul’a hala Ninova diyor. 1548 yılında Kanuni Sultan Süleyman Musul’u Farslar’ın elinden aldı ve Osmanlı İmparatorluğu’na ekledi.
Osmanlılar’ın 1. Dünya Savaşı’nda yenilmeleri ile İngilizler Musul’u işgal ettiler ve 1916’da Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarının paylaşımında konusunda Paris’le anlaşma imzaladılar. Sykes – Picot Anlaşması, Irak’ın sınırlarını belirledi, Kürtleri, Sünni ve Şii Arapları Asurluları ve Yezidileri tek bir ülkenin içine koydu. Bir monarşi kuruldu ve 1932’de Irak İngiltere’den bağımsızlığını kazandı.
Çizilen yeni sınırlarla dağılan etnik ve dini gruplar yeni düzenlemeye tepkili oldu. Saddam Hüseyin ve Baas Partisi altında aynı düzen devam etti. Musul ve etrafındaki bölge, kuzey Irak’ın diğer bölgeleri gibi, büyük bir nüfus değişimine tanık oldu; Bağdat tarafından planlanan zorunlu demografik değişim programı Kürtler’in, Yezidiler’in, Süryaniler’in, Ermeniler’in, Türkmenleri’in ve nüfuzunu ve kültürel etkilerini azaltma amacındaydı.
Hükümet, 1970’lerin ortalarından itibaren Musul’dan azınlıkların çıkarılmasını ve onların yerine Araplar’ın yerleşmesini destekledi.
Yıllar sonra, ABD öncülüğünde yapılan Irak işgali ve Saddam’ın düşürülmesinden sonra mezhepçi şiddet patladığında bir çok kişi Sykes – Picot Anlaşması’nı etnik grupları birbirine düşman hale getirdiği gerekçesiyle suçladı. IŞİD halifeliğini ilan ettiğinde Sykes – Picot’un sonunu getirdiklerini iddia etti.
2003 yılındaki ABD işgalinin orijinal planları Musul’dan başlıyordu. Politikayı belirleyenler, savaş planları çizdiklerinde Türkiye’den saldırıp kilit kuzey şehri birinci öncelik yapmak istiyorlardı. Ama Türkiye operasyona izin vermeyi reddetti ve işgal ordusu operasyona Kuveyt’ten, güneyden başlamak zorunda kaldı.
11 Nisan 2003’te Musul, Saddam’a bağlı Irak 5. Kolordusu’nun iki gün önce Bağdat’ın işgalinden korkup kentten kaçmasıyla düştü. Amerikalı özel kuvvetler Kürt savaşçılarla beraber şehri ele geçirdiler. O sırada Saddam’ın iki oğlu Uday ve Kusay şehirde saklanıyorlardı. 3 ay sonra koalisyon kuvvetleri ile çatışma sırasında öldüler.
Koalisyon işgali altında Amerikan ordusunun 101. Hava İndirme Tümeninin Sivil İşler Tümeni ve sivil toplum örgütleri Musul’un yeniden inşasına başladılar. Amerikan askerleri kendilerine karşı başlatılan ayaklanmaları hızlıca bastırdılar.
Ama şehrin güvenliği birkaç ay içinde kötüleşmeye başladı 24 Haziran 2004’te eş zamanlı bombalı saldırılarda 62 kişi öldü. Kasım ayında Musul, Irak’ın diğer bölgeleri gibi eş zamanlı Sünni ve Şii isyanlarıyla sarsılıyordu. Musul’daki en büyük sorun Sünni Arap ve Sünni Kürt savaşçıların karışımı olan Ebu Musab El-Zerkawi ve grubu Jamaat al-Talwid wal-Jihad ile bağlı Jamaar Ansar al-Sunnah isimli İslamcı gruptu. “Irak’taki El Kaide” olarak da bilinen ve IŞİD’in öncüsü sayılan grup, Felluce, Ramadi, Samarra ve Bakuba şehirlerini ele geçirdi.
Bir ay sonra 14 Amerikan askeri, 4 Amerikan ordusu için çalışan özel güvenlik görevlisi ve 4 Irak askeri, bir koalisyonu üssünün yemekhanesine yapılan intihar bombası saldırısında öldü. O andan itibaren Musul’da bitmeyen isyancı saldırıları başladı.
2008 yılında güvenlik daha da kötüleşti. 23 Ocak 2008’de bir apartmandaki patlamada 26 kişi öldü. Bir sonraki gün yerel polis müdürü Salah Muhammed Al-Jubouri bölgeyi incelerken bir intihar bombacısı tarafından öldürüldü. Mayıs ayında ise ABD, General Riyadh Jalan Tawfiq komutanlığındaki Irak ordu birliklerini isyancıları ezme operasyonu çerçevesinde destekledi. O yıl 12,000 Süryani, IŞİD’in infazları ve Müslümanlığa geçmeyen bütün Hristiyanları öldürme tehditleri yüzünden Musul’dan kaçtı. Bu, 2014 yılı Haziran ayında IŞİD’in Musul’a saldırısının ve Hristiyanlar’ı, Ezidiler’i, Müslümanlar’ı hedef alan şiddet ve terörün başlangıcı oldu.